"HAKARETTİR, HAKSIZLIKTIR"
Nihat Zeybekci, İzmir'in kendisini nasıl karşıladığını, ne gibi vaatleri olduğunu ve ilk yapacakları olmak üzere birçok konu hakkında açıklamalarda bulundu.
AK Parti'nin İzmir adayı Nihat Zeybekci, Milliyet'ten Abdullah Karakuş'a konuştu.
İzmir'de ‘Bizim oğlan' muamelesi gördüğünü belirten Zeybekci, "Tarzımız ve kişiliğimiz itibarıyla da çok pozitif bir karşılık bulduğumuzu düşünüyorum. ‘Bizim oğlan' derler ya, mahallenin çocuğu muamelesi, kesinlikle öyle bir havamız var. Artık değişmeli, artık yenilik olmalı ve gel artık, kurtar artık gibi slogan sözler duyuyoruz" dedi.
Zeybekci, İzmir turumuzda sorularımıza şu yanıtları verdi:
Siz İzmir'e, İzmir size alıştı mı?
Nedense hani İzmirlilikle ilgili özel kriterler var sanki. Ben İzmirliyim. İzmir'de iş yerleri ve evi olan biriyim. Yani 8'i ilçede, 1'i merkezde olmak üzere iş yerlerimiz var, gerçi şirketin bünyesinde bunlar. Ama sonuçta İzmirlilik yani Egelilik anlamında da bir sorunumuz yok. Bu mahallenin çocuğuyuz. Söylemlerimiz itibarıyla da… Şöyle söyleyeyim; Tarzımız ve kişiliğimiz itibarıyla da ben çok pozitif bir karşılık bulduğumuzu düşünüyorum. ‘Bizim oğlan' derler ya, mahallenin çocuğu muamelesi, kesinlikle öyle bir havamız var.
‘‘KURTAR ARTIK' DİYORLAR'
- Bir değişim olacak mı İzmir'de, İzmir'i ikna edebildiniz mi?
İzmir, değişim olması gerektiğini kesinlikle kabul ediyor, bütün cenahlarıyla. Dikkat ederseniz zaten CHP, 20 yıldan beri devam eden bu hâliyle devamının doğru olmadığına inandığı için bir değişime gidiyor. Ama CHP'nin zihniyeti değişmediği için ben orada bu değişimin yakalanabileceğini zannetmiyorum. Zaten vatandaşın da bu yönde kanaati, bizim görüşlerimizi destekliyor. CHP'li vatandaşlarımızın ‘Artık değişmeli. Bizimkilerin mazeretinden ve bahanesinden bıktık' şeklinde bir yaklaşımları oluyor. Onun için, İzmir'de değişim olmalı çünkü hep aynı şeyi yaparak farklı sonuçlar beklemenin İzmir'de sonuç getirmediğini görüyoruz. Tabiatın kuralına aykırı, hep aynı şeyi yapacaksın, farklı sonuçlar gelecek. ‘İzmir'de birinci problem nedir?' diye yaptığımız araştırmada, ortaya çıkan problem, hakikaten Türkiye'nin genelinden biraz farklı. Çevre hassasiyeti, trafik, çöp, kanalizasyon ve arıtma artı ondan sonra gelen de genç işsizlik ve yol kalitesi, yolların çukurluğu ve bakımsızlığı, şehirde yeşil alan olmaması gibi… Mesela İzmir'de şu anda genç işsizlik oranı Türkiye ortalamasının üzerinde. Yani İzmir gibi bir metropolde, Batı Anadolu'nun en batısında, tarihte hep enlerin şehri olmuş, ticarette, turizmde, sanayide, ekonomide hep enlerin şehri olmuş bir şehirde genç işsizlik oranının bu kadar yüksek olması ve buradaki insanların, gençlerin İzmir'i terk etmesinden şikâyet etmesi, vatandaşın ‘benim çocuğum İzmir'de iş bulamıyor, etraftaki şehirlere ve İstanbul'a gidiyor' şeklinde şikâyet etmesi bence İzmir'de doğru yapmadığımızı, İzmir'in şu anda doğru şekilde planlanmadığını ve mutlaka bir değişikliğin olması gerektiği konusunda İzmir'in geneli itibarıyla bir mutabakat olduğunu söyleyebiliriz.
Bize gelen yaklaşım da böyle zaten yani bu yönde artık değişmeli, artık yenilik olmalı ve ‘Gel artık, kurtar artık' gibi slogan sözler de hep duyuyoruz.
CHP'YE HDP ELEŞTİRİSİ- CHP'nin adayı ve HDP işbirliği tartışmalarıyla ilgili sahada ne gördünüz?
CHP-HDP iş birliği çok derin bir şekilde burada kendini gösteriyor. CHP-HDP iş birliği dediğimiz zaman direkt akla gelen şey, CHP-PKK iş birliği, bölücü terör örgütü iş birliği şeklinde. Türkiye'nin en büyük ihanetlerinden bir tanesi, vatanı bölme girişimlerinden bir tanesi Türkiye'deki çukur eylemleridir. Çukur eylemlerine İzmir'de bir ilçe belediye başkanı doğrudan destek verdi. Bunu söyleyen ilçe belediye başkanı da şu anda il belediye başkan adayı. Aynı zamanda o gün bölücü terör örgütüne karşı devletin operasyonlarını kınama ve protesto etmek üzere yapılan o gösterilerde gidip katılarak açıklama yaptığı görüntüleriyle, her şeyiyle ortada. Bölücü terör örgütünün partisi diyebileceğimiz bir parti ki seçimlere katılıyor olabilir yasal olarak ama milletin vicdanında bence terör örgütünün partisidir. Bunların kamu vicdanında, toplum vicdanında bir sorgulaması vardır, çok büyük soru işaretleri vardır.
‘OYUNUZU İZMİR'E VERİN'- İzmirlilere çağrınız nedir?
İzmirlilere çağrımız, İzmir'deki bütün vatandaşlarımıza, bütün hemşehrilerimize şunu söylüyorum: İzmir çok büyük bir zaman kaybetti, yirmi yıllık bir oyalama oldu. İzmir patinaj da yapmadı yani geri kaydı. İzmir ekonomik olarak geri kaydı. 1997 yılında İzmir Türkiye'nin en büyük ikinci ekonomisiyken bugün üçüncü ekonomi. Yaklaşan süreçte, önümüzdeki dönemde, beş altı yıl içinde, Kocaeli'nin, Bursa'nın, Antalya'nın İzmir'i geçtiğini göreceğiz böyle devam ederse. İzmir'de pasta büyümüyor, İzmir'de aş büyümüyor, iş büyümüyor, onun için genç işsizlik bu kadar yüksek. Ne olması lazım? Yerel yönetimlerin işi mi? Evet, yerel yönetimlerin işi. Yerel yönetimler organize sanayi bölgelerini planlar, oluşturur, onların imar planlarını işler, altyapısını yapar.
Artık yerel yönetimler şehirlerin yarışında yerel yöneticiler, belediye başkanları yatırımcı avına çıkıyorlar, uluslararası arenalarda yatırımcı avına çıkıyorlar. Gel, sana şu kadar alanı şu fiyata veyahut da bedavaya vereyim. Sana yol yapayım, asfalt yapayım, altyapını yapayım. Ama maalesef İzmir'de biz bırakın böyle bir şey yapmayı, organize sanayi bölgesi kurmak isteyen odalarımız ve birliklerimizin bile önünün açılmadığını görüyoruz.
İzmir sanayi siteleri oluşturamıyor. İzmir'de bizim yola çıktığımızda, Ekonomi Bakanlığımız döneminde İzmir serbest bölgeler şehri olsun diye… Mesela şu anda ESBAŞ. ESBAŞ'ta 21 bin 300 kişi çalışıyor; 4.5 milyar dolar cirosu var; 2.2 milyar dolar ihracatı var. Yenilerini kurmaya çalışıyoruz. Yani İzmir'de yerel yönetimlerin İzmir'in büyümesi, İzmir'in gelişmesi, İzmir'in hakikaten o Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün muasır medeniyet yolculuğuna dâhil olmuş bir şehir hâline gelmesiyle ilgili gayretinin olduğunu göremiyoruz. Ben onun için İzmirli vatandaşlarıma şunu söylüyorum: Ne olur, Allah aşkına, İzmir'e sahip çıkın. İzmir'imize hep beraber sahip çıkalım. Onlara şunu söylüyorum: Oyunuzu şuna buna değil, oyunuzu sadece ve sadece İzmir'e verin, oyunuzu ilçenize verin, oyunuzu çocuklarımızın geleceğine verin. İzmir'de tehlikeli bir oyun oynanıyor, onu da direkt söyleyeyim. Oynanan oyun, maalesef Türkiye'nin en önemli hassasiyetlerine doğru.
‘İZMİR'İN ÖNÜ TIKANIYOR'- İzmir'de oynanan oyun ile ilgili uyarılarınız ne olacak?
İktidara gitmek ve oyunu artırmak gibi kaygısı olmayan bir ana muhalefet partisinin İzmir'de farklı bir hedefler içinde olduğunu görüyoruz. İzmir'deki iş birlikleri ve tutulan işlerle Türkiye'nin bir güvenlik problemi hâline gelmesini ben burada endişe ediyorum. Çünkü yapılan iş birliği sağlıklı bir iş birliği değil, Türkiye'nin geleceğiyle ilgili aydınlık bir iş birliği değil.
İnşallah 31 Mart günü İzmirliler öyle bir karar verecek ki Türkiye'de ana muhalefetin marjinallere dâhil olduğu değil, marjinallerin normalleşerek ana muhalefette buluştuğu bir ana muhalefet partisi hâline gelmesini de İzmirliler olarak biz sağlayacağız diye düşünüyorum. İzmir dünyanın en güzel şehri. Allah aşkına Antalya'ya 19 milyon turist gelirken 1 milyon 40 bin turist geldi İzmir'e. Bu nasıl insanları rahatsız etmez? Neyimiz eksik? Demek ki biz turizm alanları ilan ederek turizm yatırımcılarına imkân sunamıyoruz. Onun için zaten gençlerimizin bizim bu şehri terk ederek gidiyor.
İzmir'e haksızlık yapılıyor şu anda, İzmir'in önü tıkanıyor. İzmir maalesef daracık bir alanda sıkıştırılarak kendine yakışmayan bir lige doğru sürükleniyor. Türkiye'nin en ilkel problemlerinin yaşandığı şehir bu şu anda. Çöpler dağlara atılıyor. Arıtma yok. İzmir'e yakışan bir şey mi bu?
- İzmir'de ilk ne yapacaksınız? Uzun dönem için bir hayaliniz var mı?
Tabii, ilk önce bir belediye olarak bu millete, İzmir'e hizmetkâr olduğumuzu, hükmetmeye değil, hizmet etmeye geldiğimizi göstermemiz lazım. Bütün tarzımızla, yöntemlerimizle, yaklaşımlarımızla İzmir'de farklı bir belediyeciliğin başladığını göstermemiz lazım ve 3 ay içinde yoğun bir şekilde İzmir'de trafiğin çözümü için yapmamız gereken şeyler var.
28 köprülü kavşak battı çıktı inşaatını derhal başlamak için proje çalışmalarına başlayacağız. Yine trafikle ilgili yeni çevre yolu planlaması, yeni İZBAN 70 km ilavesi, 46 km'lik bu çevre yolundan sonra 40 km'lik metro hattının ilavesi artı 18 km'lik tramvay hattının ilavesiyle ilgili çok yoğun çalışmalarımızı hemen başlatacağız. Projelerle beraber ilk yapacağımız şeyler, 6 ay içinde bu şehirde tüm yol kalitesini elden geçireceğiz.
Bir tek yerde bile, en ücra yere kadar çukur ve çamur meselesini 6 ay içinde halledeceğiz. Bu şehre 9 ay içinde gelmeyip de 9 ay sonra gelen bir vatandaş diyecek ki ‘Acaba yanlış bir yere mi geldim?' 1.5 yıl içinde şehirdeki katı atık meselesini kökten halledeceğiz.
Yağmur suyunun kanalizasyona karışmasıyla ilgili burada yapısal bir problem var. Her yağmurda şehirdeki kanalizasyon rögar kapaklarının açılarak şehri kanalizasyonun basması, bu çok kabul edilebilir bir şey değil, buraya derhal bir girişimimiz olacak. Muhteşem parklarla, şehrimizi donatacağız. Hayvan parkları da yapacağız.
‘2 KADEH RAKIYLA ÖZDEŞ HALE GETİRMEK HAKSIZLIK'- İzmir'in yaşam tarzı korkusu var mı?
İzmir'de yaşam tarzıyla ilgili 21. yüzyılın dünyasında ve Türkiye'sinde hiç kimsenin böyle bir endişe içinde olduğunu düşünmüyorum. Ama maalesef birileri İzmir'deki beceriksizlikleri, İzmir'deki köklü problemleri, topu taca atmak için mazeretlerinin üzerini ideolojik bir perdeyle örtmek için böyle bir yaklaşımları var. Bu, İzmir'e saygısızlıktır, İzmir'e yapılan en büyük haksızlıktır, hatta İzmir'e hakarettir yani İzmir'de yaşam İzmir'deki problemleri, İzmir'deki meseleleri, İzmir'de böyle bir şey olduğu yönünde, hatta daha abartarak şöyle yapıyor: İzmir'i ve İzmirlileri 2 kadeh rakıyla özdeş hâle getirmek veyahut da böyle bir şey yapmaya çalışmak İzmir'e —yani basitçe söyleyecek olursak- büyük haksızlıktır.
‘EŞİM ‘BU SENE O SENE' DEDİ'- Eşiniz, çocuklarınız adaylığınızı ilk duydukları zaman ne düşündüler?
Eşim ve çocuklar yoğunlaşmış durumda. Eşimde haftada 2-3 gelip burada yoğun bir şekilde çalışıyor. Burada 2 gün çalıştıktan sonra İstanbul'da bir toplantıya gidecekler oğlumla beraber. İnanılmaz bir fedakârlık göstererek destek veriyor ve o da inanıyor, ‘İzmir'de bu sene o sene, bu sefer o sefer' diyor. Onun da çok büyük katkısı var. Cumhurbaşkanımız bize böyle bir teklif yaptığında dedi ki ‘Bir anda gözlerinin içi farklı gülmeye başladı.'