ÇOCUK NEFROLOJİ UZMANINDAN ÖNEMLİ TAVSİYELER

DENİZLİ SAĞLIK (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 28.02.2019 - 16:30, Güncelleme: 28.02.2019 - 16:30 4595+ kez okundu.
 

ÇOCUK NEFROLOJİ UZMANINDAN ÖNEMLİ TAVSİYELER

Denizli Devlet Hastanesi Çocuk Nefroloji Uz. Dr. Yasemin Baran çocukluk çağının en sık karşılaşılan problemlerinden biri olan gece yatak ıslatmanın (Enurezis nokturna ) genetik, hormonal faktörler, uyanma bozuklukları ve mesane ilişkili nedenlerden dolayı oluşabileceği tedavi edilmezse çocuklarda ilerleyen yaşlarda anksiyete ve kendine güven sorununu ortaya çıkarabileceğini söyledi.
Gece yatak ıslatmanın 5 yaşın üzerindeki çocuklarda istemsiz olarak uykuda, yatağa yada giysilere yinelenen bir biçimde idrar kaçırmayla görüldüğünü söyleyen Uz. Dr. Yasemin Baran;“ Ülkemizde altına kaçırmanın görülme sıklığı 7-10 yaş grubunda yüzde 7-9, 15 yaş grubunda ise yüzde 1-2 civarındadır. Ülkemizde 5-18 yaş arasındaki çocukluk yaş grubu nüfusunun 20 milyon olduğunu göz önünde bulundurursak, çocuklarda alta kaçırmanın ülkemiz için ne kadar büyük bir problem olduğu açıkça görülebilir” dedi. Sosyoekonomik düzeyi ve eğitim düzeyi düşük geniş ailelerin çocuklarında alt ıslatmanın daha sık görüldüğünü anlatan Uz. Dr. Yasemin Baran gece yatak ıslatan çocuklarda ilerleyen yaşlarda anksiyete ve kendine güven gibi psikolojik sorunların gözükebileceğini söyledi ve şöyle devam etti: “Gece yatak ıslatma basit ve komplike şeklinde iki alt gruba ayrılır. Basit tipinde gece yatağı ıslatma dışında gün içinde herhangi belirti yoktur. Komplike tipte ise gece altını ıslatma yanında, gündüzleri ani sıkışma hissi, sık idrara gitme, gündüz idrar kaçırma, kronik kabızlık gibi bulgular eşlik eder. Bu hastaların ayrımı yapılara uygun tedavi başlanmalıdır. Eskiden beri altını ıslatan çocukların derin uykuları olduğu bilinir. Ailelerin çoğu çocuklarının çok zor uyandırıldığından şikâyetçidir. Bu hastalarda önemli problemlerden biri uykuda mesane dolgunluğunun hissedilmemesi ve tuvalete gitmek için uyandırılamamalıdır.  Çocuklarda gece üretilen idrar miktarı ile gece mesane kapasitesi arasındaki dengenin bozukluğuna bağlı olarak geceleri mesane daha kolay dolmakta ve uyanma güçlüğünün eklenmesi ile yatağı ıslatma ortaya çıkmaktadır. Mesane doluluk ve kontraksiyonlarının algılanmasında gelişimsel bir gecikme söz konusudur. Çoğu çocukta uyanma yeteneği sinir sisteminin olgunlaşması ile düzelir. Tedavi Ne Zaman Yapılmalıdır Çocuğa ve aileye problemin anlatılmasının ve ayrıntılı bilgi verilmesinin tedavinin başarısında büyük rol oynadığını aktaran Baran, 5 yaşından önce tedaviye başlanmaması gerektiğini belirterek; “ İdrar kaçırma problemi olan vakaların yüzde 15’i her yıl kendiliğinden düzelir. Tedavi yaşı genellikle okula başlama yaşıdır. 8 yaşından sonra ise,  yaratacağı psikolojik problemler göz önünde bulundurularak tedavi öncelikli olarak düşünülmelidir.Hastaya göre uygun ilaç veya alarm tedavisi kullanılan tedavi yöntemleridir. Hangi tedavi yöntemi seçilirse seçilsin, hasta mutlaka 2-4 hafta içinde kontrole çağırılarak seçilen tedavinin başarısı değerlendirilmelidir. Tedavinin başarısı için; seçilen yöntem ve aile-çocuğun uyumu yanında, hekimin yaklaşımı, ayırabildiği zaman, samimiyeti ve yaratacağı güven duygusu çok önemlidir” dedi.
Denizli Devlet Hastanesi Çocuk Nefroloji Uz. Dr. Yasemin Baran çocukluk çağının en sık karşılaşılan problemlerinden biri olan gece yatak ıslatmanın (Enurezis nokturna ) genetik, hormonal faktörler, uyanma bozuklukları ve mesane ilişkili nedenlerden dolayı oluşabileceği tedavi edilmezse çocuklarda ilerleyen yaşlarda anksiyete ve kendine güven sorununu ortaya çıkarabileceğini söyledi.

Gece yatak ıslatmanın 5 yaşın üzerindeki çocuklarda istemsiz olarak uykuda, yatağa yada giysilere yinelenen bir biçimde idrar kaçırmayla görüldüğünü söyleyen Uz. Dr. Yasemin Baran;“ Ülkemizde altına kaçırmanın görülme sıklığı 7-10 yaş grubunda yüzde 7-9, 15 yaş grubunda ise yüzde 1-2 civarındadır. Ülkemizde 5-18 yaş arasındaki çocukluk yaş grubu nüfusunun 20 milyon olduğunu göz önünde bulundurursak, çocuklarda alta kaçırmanın ülkemiz için ne kadar büyük bir problem olduğu açıkça görülebilir” dedi.

Sosyoekonomik düzeyi ve eğitim düzeyi düşük geniş ailelerin çocuklarında alt ıslatmanın daha sık görüldüğünü anlatan Uz. Dr. Yasemin Baran gece yatak ıslatan çocuklarda ilerleyen yaşlarda anksiyete ve kendine güven gibi psikolojik sorunların gözükebileceğini söyledi ve şöyle devam etti: “Gece yatak ıslatma basit ve komplike şeklinde iki alt gruba ayrılır. Basit tipinde gece yatağı ıslatma dışında gün içinde herhangi belirti yoktur. Komplike tipte ise gece altını ıslatma yanında, gündüzleri ani sıkışma hissi, sık idrara gitme, gündüz idrar kaçırma, kronik kabızlık gibi bulgular eşlik eder. Bu hastaların ayrımı yapılara uygun tedavi başlanmalıdır. Eskiden beri altını ıslatan çocukların derin uykuları olduğu bilinir. Ailelerin çoğu çocuklarının çok zor uyandırıldığından şikâyetçidir. Bu hastalarda önemli problemlerden biri uykuda mesane dolgunluğunun hissedilmemesi ve tuvalete gitmek için uyandırılamamalıdır.  Çocuklarda gece üretilen idrar miktarı ile gece mesane kapasitesi arasındaki dengenin bozukluğuna bağlı olarak geceleri mesane daha kolay dolmakta ve uyanma güçlüğünün eklenmesi ile yatağı ıslatma ortaya çıkmaktadır. Mesane doluluk ve kontraksiyonlarının algılanmasında gelişimsel bir gecikme söz konusudur. Çoğu çocukta uyanma yeteneği sinir sisteminin olgunlaşması ile düzelir.

Tedavi Ne Zaman Yapılmalıdır

Çocuğa ve aileye problemin anlatılmasının ve ayrıntılı bilgi verilmesinin tedavinin başarısında büyük rol oynadığını aktaran Baran, 5 yaşından önce tedaviye başlanmaması gerektiğini belirterek; “ İdrar kaçırma problemi olan vakaların yüzde 15’i her yıl kendiliğinden düzelir. Tedavi yaşı genellikle okula başlama yaşıdır. 8 yaşından sonra ise,  yaratacağı psikolojik problemler göz önünde bulundurularak tedavi öncelikli olarak düşünülmelidir.Hastaya göre uygun ilaç veya alarm tedavisi kullanılan tedavi yöntemleridir. Hangi tedavi yöntemi seçilirse seçilsin, hasta mutlaka 2-4 hafta içinde kontrole çağırılarak seçilen tedavinin başarısı değerlendirilmelidir. Tedavinin başarısı için; seçilen yöntem ve aile-çocuğun uyumu yanında, hekimin yaklaşımı, ayırabildiği zaman, samimiyeti ve yaratacağı güven duygusu çok önemlidir” dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizlikenthaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.